
Merhabalaaar, beşyüz yılda bir yaptığım bir film önerisi postu ile hepinize iyi geceler diyorum.
Son zamanlarda o kadar boktan günler geçirip bunalım eşiğine yaklaşmıştım ki bu gidişe dur demem lazımdı. Uzun zamandır film izlemediğimi farkettim. Dün gece canım sıkıldı bu filmi de merak ediyordum. E bi izleyeyim madem dedim açtım.Spoiler vermeden yazı yazmak benim için çok zor olacak ama deneyeceğim.
Filmin konusuna gelirsek Elizabeth (Norah Jones) sevgilisini bulmaya çalışırken sevgilisinin sık sık takıldığı cafeye -ki o cafenin sahibi de Jude law- gidip sevgilisinin kendisini aldattığını cafenin sahibi Jeremy’den öğreniyor. Tabi büyük bi yıkım. Sevgilisinin evinin anahtarını sevgilisi alsın diye cafeye bırakıp çıkıyor. Ama çok süre geçmeden dayanamayıp geri dönüyor. Yalnız kalmaktan korktuğu için o geceyi cafede geçirip Jeremy ile sohbet ediyorlar.
Filmde sevdiğim repliklerden biri burada geçiyor. Esas kızımız Lizzie neden aldatıldığına dair bir sebep bulmaya çalışırken beyimiz(Jude Law) lafa atlıyor.
“+ Aslında, gözlemlerime göre bazen bilmemek en iyisidir ve bazen de bulunacak bir sebep olmaz.
- Her şeyin bir sebebi vardır.
+ Bu turtalar ve kekler gibi.er gecenin sonunda cheesecake ve elmalı turta tamamen bitmiş olur.Şeftali tatlısı ve çikolata soslu kek neredeyse bitmiş oluyor Ama her zaman bütün bir yabanmersinli turta dokunulmamış olarak kalıyor
- Yabanmersinli turtanın nesi var peki?
+ Hiçbir şeyi yok.Sadece insanlar diğerlerini seçiyor.Kimse onu istemiyor diye yabanmersinli turtayı suçlayamazsın.”
Sanırım filme dair en büyük tavsiyem afişine ya da kategorisine bakıp kesinlikle aşk filmi diye görüp izlemeyin demek olurdu. Çünkü bence bir aşk filmi değil. O kategoriye girmeyecek kadar bambaşka bir film. Bazı insanlar için hayatımın filmi diye lanse edilse de o kadar abartmazdım ben olsam. Evet güzel bir filmdi. Filmin devamında Lizzie’mizin içsel yolculuğunu ve aşkın farklı türlerini gördük. Yer yer vay be dedik falan ama o kadardı. Yine de izlenebilir. Belki de ben öyle o kadar bayılmadım sadece bilemiyorum. Ha bu arada filmde varlığıyla beni çok şaşırtan oyuncular da var. David Strathairn, Rachel Weisz, Natalie Portman gibi. Filmde yer yer onlar başrol oluyorlar. Lizzie'miz kendini ve aşkı keşfetmeye çalışırken ona yardımcı oluyorlar.
Filmin ana ve film sayesinde ünlenen repliği "How do you say goodbye to someone you can’t imagine living without?" cümlesinden oluşuyor.İngilizce bilmeyenler için "Onsuz yaşamayı hayal edemediğiniz birine nasıl hoşça kal dersiniz?" şeklinde çevrilebilir.
IMDb puanı: 6,7/10 Yeterli ve hakedilmiş bi puan.
0 yorum:
Yorum Gönder